KENDİNE MÜLTECİ

 

Beş yüz yıl yaşardım

Örselenmiş bir hikâyede

Kendine mülteci kalabilseydim…

 

Konuşsam masal anlattığımı sanır dinleyenler

Kaçtığımı sanmasaydı kalabalıklar

İçimi serinletirdim

Hayatın gülüşlerinde

Heyhat… Sen yine de  güldüğümü önemseme

Farkın olsun etrafından…

 

Hep acı çalıyor

Ne zaman kendimi anlatsam şiirlerde

Doğduğum güne ateş kusuyor mısralar

Ağlamam sanıyordum

Birkaç saplak kalçamıza vurulmadığından

Sonra

Kangren olmuş hatıraların izini süre süre

Nihayet geldik bu güne…

 

Anladım

Hem de öyle bir anlattı ki hayat

Yüreğimize en ağdalı sözcükleri muştuladı

Gülüşlerimizi esir ederken kara toprağa

Ardımızdan

Ne ana

Ne baba ağladı

Anladım kara bir bahtı kader tutmuş ömrümüz…

 

Yüzümüze bakanı da

İçimizi yakanı da unutmadık şükür

Şükür etmediğim günü yaşadım saymadım

Sabır veren rabbime hamd ederek

Güzel insanlar biriktirdim ömrümde

Hem

Başı dik

Vatana sevdalı…

 

Biz

İçimize akıttığımız gözyaşının hesabını tutmadık

Zemheri akşamlarında dans eden karanlığa inat

Işık yaktık karanlıkta kalanlara

Esirgemeden yüzümüzden tebessümümüzü

Sevdik

Sevebilmeyi bize lütfeden Allah’ın izniyle…

 

Ömrümün sarayına çıkıyorum

Viran bir yürekte sürerken saltanatımı

İşte o an anladım

Ben ağlamayı bilmiyorum

Huzura ısmarladığım dualarda

 

Şimdi geçip gitti bir ömür

Nefes aldığım her güne şükür

Ömür yongası iki fidanı

Dünyaya dikiyor

Ve yarının gözlerinden öpüyorum

Hoş geldin yeni yaşım…

 

Âdem Efiloğlu

Yorum Yapın

All fields marked with an asterisk (*) are required