5 nci gün
Her şeyi gözlerine bıraktım
Biliyorum ışıklar sarılamazdı düşlerimize
Uğraştım
Gri sözcükleri alnından vurup
Az daha geceyi
Gündüze ulaştıracaktım…
Bırak
Sıfatlarıyla eskiyen zamanlarda
Kurşunu hatıralar kanatarak
Nasıl olsa sırrını yutuyor dünya
Avuçlarında eskiyen çizgiler
Kalıyor kala kala…
Eskilerin birlikte söylediği türkülerden geçiyorum
Geceleri hohluyoruz durmadan
Nefesimiz camlarda buğu
Sobelemeyi unutmadan
Ne zaman saklambaç oynamaya
Ne zaman ebe olmaya küstük
Ve ne zaman unuttuk birlikte ağlamayı…
Sen yamaçlarına karlar dökülmüş dağlarda
Şiirlere ilham olup yağarken
El kaldırdım bilmediğim bütün sorulara
Erguvan renginde gülümsedi sabah
İçimde bir çocuk köşe bucak koşuştu
Bildiğin köşe kapmaca oynadık zamanla…
Biliyorum
Terzilik düşleri yamadım günlerce
Elimde eğreti umutlar
Sökükleri zor tutan iplik
Bilmeceler türetiyor aklım
Hiç birini bilemiyorum
Ben terzi değilim ki…
Aklım sıra yalnızlığa meydan okuyordum
Menziline ulaşamayan hayalleri sarıp sarmalayarak
Körebe koşturduk sokaklarda
Çocukluğumun aydınlığını çiğnerken postallar
İçinden geçiyordum karanlığın
Işığa âşık olarak…
Derdim ışık olmak karanlığa
Kimsenin kurmadığı bir hayatın
Gözlerine işlenerek
Parmaklarımda paslı birkaç kelime
Aralığa dem vuruyoruz
Artık içimden çıkarıp attım umutsuzluğu
Her şeye gülümseyerek…
Akşama vuruyor gün
Perdeleri kapatıyorum bütün mahalleye
Parmaklarıma bir şiir üşüşüyor
Ve ben yılmadan
Yorulmadan
Mısra mısra
Aşka
D/üşüyorum…
Âdem Efiloğlu