İSTANBUL KADAR YALNIZLIK
Farkında değildi
Ruhu yorgunluğunun arasında
Bulutlu bir akşamı selamlıyorduk
Erguvanları sararmış
Çamlıca tepesinden
Göğsümün kafesine derin darbeler gibi vuran
Sözcüklerin her birini savunuyordum
Çaresiz…
Düşlerimi geçmişe emanet etmişliğimden midir nedir
Karalar bağlamış zamanın çarkından geçerken
Feleğin çemberiydi boğazın sularında
Kulaçlarımı karşılayan
Üzerime Kızkulesi’nin gölgesi düşerken
Bilindik bir hezeyanın şarkısı geliyor aklıma
Gitme, sana muhtacım…
Kalabalık sanıyorlar bu şehri İstanbul’u
İki yakası bir araya gelemedikçe diyorum
Hasret yalınayak koşacak bu şehirde
Kadıköy iskelesinde birbirine dokunamayan insanların
Eminönü’nde yüz doksan sekiz milletin
Ağlarını ören
Bedenlerin ayrı koşuşturması gibi yüreğim…
Yedi tepede hüzün sağıyorum
Acımız meçhule kazınmış
İçimde ölü kuşlar
Ve tükenmeyen yokuşlar…
İstanbul kadar yalnızım
Bildiğin o kalabalıklarda
Sen yoksan…
Adem Efiloğlu