İNSANOĞLU
Biraz dünya halinden, sözüm vardır sizlere,
Neden bir tek doğruya, uyamaz insanoğlu.
Henüz derman yitmeden, can kesilmez dizlere,
Yaşam ışığı yanmış, cayamaz insanoğlu.
Fani bir dünyadayız, hayat sürüp giderken,
Her ölüm ani olur, her ölüm biraz erken,
Ha bu gündür ha yarın, ha sonra olsun derken
Ömür tükenir geçer, ayamaz insanoğlu.
Zengini kibir dolu, menfaati ilk gaye,
Şu ölümlü dünyadan, düşmez imiş bir paye,
Mizan, sırat, terazi, hepsi ona hikâye,
Yeri gelir ölüm var, diyemez insanoğlu.
Fakirimiz gururlu, burnundan kıl aldırmaz,
Komşusu ölse bile, başın yerden kaldırmaz,
Evde ekmeği yoktur, boş kabını doldurmaz,
Narindir insicamı, kıyamaz insanoğlu.
Gençlerimiz bin türlü, tuzakların içinde,
Hangimiz el uzattık, bu infial göçünde,
Derim Hakkın şerbeti, doya doya içinde,
Dünyaları ver amma, doyamaz insanoğlu.
Evlat desen hayırsız, iyisin mülk var iken,
Yoksa sözler iğneli, cümleler kefen diken,
Şimdi var mı atanın, ardından yaşlar döken,
Ölenlerle bir kefen, giyemez insanoğlu.
Dünya meşgalesine, öyle derin dalar da
O kemiksiz diline, türlü küfür dolar da
Azıcık canı yansa, saçın başın yolar da
Girdiği kul hakkını, sayamaz insanoğlu.
Sular berrak akarda, kirli suyla yıkanır,
Mutlu etmez hiçbir şey, ondan bundan yakınır,
Bazense sağır olur, kulakları tıkanır,
Şu beş vakit ezanı, duyamaz insanoğlu.
Âdem Efiloğlu