ADAM VE KADIN 4

Masalcı gözlerini kısmış uzaklara bakıyordu,

uzaklar uzaktan bile uzaktı…

“Ağlıyorum sanma,

unuttum çoktan gözyaşlarımla çiçekleri sulamayı”

Adam;

“Ağlıyorum sanma,

unuttum çoktan gözyaşlarımla çiçekleri sulamayı”

 Sevda şarkıları sözleşti yüreğinde

Beyhude söylemlere nazire yaptı

Güllerin kokusunu saçtı avuçları

Gökyüzüyle halleşti günlerce

Aşk sensin diye tebessüme beledi avurtlarını

Güneşe göz kırparak

Okşadı

Okşadı sıcaklığını

Kadın;

Kurduğu hayallere sarıldı yüreği dağlanırken

Islak yağmurlar toplandı gamzelerine

Tanıdık tebessümler ekip dudaklarına

Yeniden sevdi zamanın ilk heyecanını

Pencere kenarına yaslayıp bakışlarını

Sesini sonsuzluğa sundu

Ölümsüz bir nidayı çiviledi kalbine

Ve itiraf etti

“Seviyorum” diye

Adam;

Kırk yılın özlemine sarıldı hasretle

Gözleriyle kucakladı koca âlemi

Dudaklarının esrarı bulaştı şiirlerine

Dokundukça teninde çoğalttı aşk evrenini

Kenetlendi dilleri zikir diye ismine

Kelimelerine esaret kattı aşkı

Bilmediği yerleri keşfetti kalbinde

Uzandığı her gece gündüze boyandı

Kadın;

Ücra kimsesizliğiyle kalabalık mekânların içinden

Uzattı ellerini

“Aşk’a zaman yok” diye tüketirken kelimeleri

Biliyordu evren ”Aşk” diye dönüyordu etrafında

Suladı sinesinin çiçeklerini

Güneş boy verdi yüreğinin dağlarından

Denize mavi renkli ümitleri koyuverdi

Pusulasız bir rehber tuttu özlemine

Tespih tanesi gibi dağılırken şiirler

Ölümsüzlüğü aşk diye niteledi…

Âdem EFİLOĞLU

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required