ZAMANI ÇİVİLİYORUM BULUTLARIMA
Sessiz bir limandan çırpıyorum yaralı kanatlarımı
Sensiz cümlelerin içine hapsediyorum
Gecenin kokusuna sinmiş kahrolası ıstıraplarım
Geç kalmışlığın sancısına dolanıyor
Ve sarp yamaçlarına vuruyorum kendimi dağlarının.
İçimde annesiz bir çocuk ağlıyor
Güneş gözyaşlarımda parlıyor yıldız yıldız.
Yüreğimin çorak çöllerinde dolaşıyor ganimet aklım
Rotasını yitirmiş rüzgarın önünde savruluyorum
Ben dünlerimin acısıyla kavrulmuş
Yarınlarını düşleyemeyen bedevi
Bir zühreye tutulmuşum
Şimdi anlıyorum.
Tek tek ölüyorum her günün sinesine harmanlanan sinsi vakitlerimde
Yosun tutmuş taşlara sarıyorum bahtı kara acılarımı
Fırtınada hırpalanmış yapraklar gibi , dağılmışım dört yana
Toz bulutları gibi üzerine yağıyorum kentimin sokaklarının
Ve hüznü sağıyorum çatlamış parmaklarımla.
En son ağladığım yosun yüzlü kayanın arkasında
Kaderine terk ediyorum gözyaşlarımı
Zamanı mıhlayıp ayaklarımın dibine
Sevda yüklü mektuplar karalıyorum
Finali henüz tamamlanmamış
Her mektup eskilerden bir keder bırakırken bakışlarıma
Uzun zaman oldu gülmeyi unutalı
Gözlerime bulutlanıyorum gölgemle
Kimse görmesin imzamı toprağın bağrına diye
Uzaklardan sırnaşan kulağıma
İçli bir kaval sesine hayıflanıyorum..
Ben dili sivri
Ömrü sevda yoluna heba
Aşkına meftun
Kınından çıkamamış Zülfikar
Özüm sözüme delil
İlan ediyorum
Sevdiğimi..
Seni seviyorum…
Ama;
Berceste bir mısranın içinde
Aciz kalıyor şiir kırıntılarım…
ADEM EFİLOĞLU