BİLLUR KARLAR ÜLKESİNDE

Ezelden vurgundur kul olan düşe

Bir bakmışsın

Ebabiller gözlerini söker

Çıldıran akıllarda  sonsuza dek kaybolur insanlık

Gözyaşlarını akıttıkça sevda denen  döşe…

 

İliklerime kadar bir akşam üşür

Veda seranatını söyler börtü böcek

Renksiz gölgelerde sırnaşır kalabalıklar

Ve nihayetsiz bir ummana

Sessizce yıldızlar dökülür

Kaçmasak birisi gözlerine düşecek…

 

Bozulur kadranı aşk yörüngesinin

Nankördür bu  anlarda kelimeler

Ağlamaz olur içimizde ki çocuk

Hikâyesini yazar meczup bir şair

Ve yeniden kanatlanır kelebekler

İçinden geçip gittiğimiz her mevsimin…

 

Ve acılar demlenir

Ölü bir suretin siyah düğmelerinde

Bakışlardan bile  firar eder zaman

Soluğunun buğusunda yutkunamazken

Gri bir gökyüzü ağlar üstümüze…

 

Kırgınlığın  yansır yumruklarına

Kızıldeniz ikiye ayrılır

Tur dağına yeniden çıkar Musa

Havarilerin peşinden koşacaktır İsa

Kıvılcımlar sektirirken bakışların

Hummalı bir isyan yazılacaktır elbette ayrılığa…

 

Zavallı insan,

Aşkın şaşkın yollarında

İçinin cehenneminde ayarttı şehvetini,

Ufkun gölgesine düşerken aklı

Kayboldu karanlık gölgeler

Billur karlar ülkesinde

Ölümü bekledi

Hayalden  tabut içinde

Yalnızlık diye diye

Ve yapayalnız öldü insan…

 

Adem Efiloğlu

 

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required