AÇ PENCERENİN SİYAH TÜLLERİNİ

Ölmüş  çiçekleri  topluyor kıyı köşe  çöpçüler

Kahır sözcükleri  içiyorsun usul usul

Sus!,dilinden çıkan kelimeler seni inkar ediyor

Çocuk ağzı cümleler kuruyorsun zehirden acı

Bir yürek aşkının asilliğini yaşıyor

Sen ağlıyor musun?…

 

Hatalar  zincirin zayıf halkalarıydı

Buruk mutluluklar yaşamıştın silik geçmişe

Etrafını saran bütün dalgalarda

Yenik düşmüşsün yelkenleri kırılan gemilerinde

Acılar sinene batıyordu kurşun kurşun

Sen ağlıyordun…

 

Sevgilim!

Yaşamak avuçlarımızla suladığımız çiçekti

Sevgiyle büyütebilmek kırgınlıklarımızda

Yeni aşk tohumları ekmekti her kuruduğunda

Su  yoksa,terim  var ,gözyaşım  var  diyebilmekti

Her yeni  başlangıçlara kapatma kapılarını

Mekansız değilsin,mekanın yüreğimde

Sen  susuyorsun…

 

Yeni bir yaşama tökezleyerek başlıyor vakit

Derin kuyularda gölgeleniyor ölüm çığlıkları

Uğruna çileler çekilen zaman siliniyor

Taze umut çiçeklerini suluyor koca Nil

Gün adamlığımın mekanında yeniden doğuyor

Sen  gelmiyor musun?…

 

Aç pencerenin siyah tüllerini

Dışarıdan saçılıyor misk-i amber kokuları

Sen kadınlığının renklerine boyan

Aşkına açılırken sevda bahçelerim

Dilimde , gözlerimle söyleyeceğim sevgi sözcükleri

Seni bekliyorum

Gelmiyor musun?…

 

adem  efiloğlu

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required