Tuana;

Bir çocuğun bayramlıklarını giydiği heyecanla koşuyorum şiire,

Her şiir benim için bayram.

Seni bulduğumdan beri içim bayram Tuana…

Cennet bahçelerinde yazılmış isimlerimiz,

Diyorum ki benim sevgim ait değil bu dünyaya

Dünya Tuana, bıraksam sığmaz avuçlarına.

 

Gökyüzünü bu kadar mavi bilmezdim Tuana,

Meğer bulutlar saklarmış gökyüzünü, öğrendim.

Hatta yıldızların bu kadar fazla,

Ve parlak olduğunu gözlerini görünce öğrendim.

Korkma  Tuana,

Ben seni  sevmek nasıl olur,

Göstermek için geldim…

 

Yüreğimin denizlerinde,

İzdiham sözcüklerle dolu kalbimin atışları,

Tuana;

Aşk ismine amade dudaklarımda tek namzet

İkimizin payına düşen tek kelime.

Aşk, bağrımın en orta yerinde,

Ve  hatta derinimde üzeri ipekten örtülerle örtülmüş.

Aşk, gökyüzünde  bir güneş patlaması.

Aşk, ruhumuzun yeniden hayat bulması.

Aşk, gecenin ölmesi, gündüzün uyanması.

Aşk, sersefil vakitlerin, sende vücut bulması.

Görüyorsun ya Tuana

Aşk, bir anlasan, bende bir akıl tutulması…

 

Gülüşünde sükût bulur dünyanın acıları.

Ne zaman goncalaşsa bakışların,

Yüreğimden kelebekler kanatlanır.

Ne zaman açılsa gamzelerin Tuana,

Dört yanımda çiçeklenir cemalin.

Ah Tuana fark etsen,

Korkuların,

İsyanların,

Kırılganlıkların yitip de gider gamzelerinde.

Ve ne zaman esmana düşse gökyüzü,

Toprak, sana olan sevdamı kıskanır…

 

Ah Tuana, nasılda sırtlanırsın dünyanın kederini.

Parmaklarında dans eder köpük köpük dalgalar.

Hüznün suskunluğunum nişanesidir.

Gül kokan tenini kıskanır güller bile.

Aşkınla yüzleşir, yüreğinin asaletiyle süslersin dünyayı.

Nefesin sura üfleyen İsrafil olur da anlamazsın.

Yüzündeki solgun çiçekler içli bir çığlık olur kalbimde.

Ciğerlerim yırtıla yırtıla diyorum ya,

Kalbin kâinatın aynasıdır aşk suretinde.

Kabul buyur, kabul buyur Tuana.

Güneşi uyutmak istiyorum gözlerinde.

Ve sabahların esiri olmak istiyorum ellerim ellerinde…

 

Uzun vadeli bakmak istiyorum gözlerine Tuana.

Gamzelerinde nazlana nazlana tebessümler biriktirmek,

Ve tohum olup serpmek istiyorum gamzelerine. 

Hayat bazen yanmış kibrit uçlarından dağılan kül olur.

Sonra  Tuana,

Ruhumun kıraç topraklarında nadasa bırakılır ne varsa,

Bir gözyaşına teslim ederim ruhumu. 

Duyuyor musun?

Âşıkların kutsal şehirlerinde kanatsız bir ceylan ürküyor kalbimde.

Gözlerimde bir çiy damlası birikir.

Ve derin susarım gözlerine,

Susuşum  asırları titretir,

Ağlayamam Tuana.

Ağlayamam,

Sen varken gözlerimde…

 

Âdem Efiloğlu

19 Nisan 2025

Saat.20.23

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required