SESSİZLİĞİM

 

Umursuzdur kâinat, habersiz döner senden,

Nasıl rıza göstersem, bana düşen tek paya;

Ne yapsan sorgulanır, herhangi bir nedenden,

Ömrümüze çiledir, nefes çekilir say’a;

İşte böyle beklerim, yorulur sessizliğim,

Yokluğun ortasında, vurulur sessizliğim…

 

Defalarca sorarım, sessizlik durmak mıdır?

İçimde bir bilinmez, bekleyişin korkusu;

Bu bekleyiş söyleyin, karaya vurmak mıdır?

Korkarım ruhumdaki, sanki ölüm uykusu.

Kanatır dudağımı, kurulur sessizliğim,

Yokluğun ortasında, vurulur sessizliğim…

 

Bıraksınlar ruhumu, kurtulsun zincirinden,

Kırılması imkânsız, kırsam duyulur sesi;

Kurtarın yüreğimi, geçmişimin kirinden,

Sökülür dudaklarım, sunar veda busesi;

Belki ihtimal derim, sarılır sessizliğim,

Yokluğun ortasında, vurulur sessizliğim…

 

Vakti gelince işte, gidişimiz duyulur,

Şu virane bedenim, konur kara toprağa;

Karanlıktır her taraf, geceler benle uyur,

Yazılmaz ne söylesem,  bir kelamım yaprağa;

Söylenirim kendimce, sürülür sessizliğim,

Yokluğun ortasında, vurulur sessizliğim…

 

İşte böyle Âdemi, hayatta yok istikrar,

Susarak durduğumuz, her yerde yaralandım;

Kor ateşi bilirsin, yüreğim öyle yanar,

Kendim bildim herkesi, hep öyle yaralandım;

Oysa sabır kuşandım, yarılır sessizliğim,

Yokluğun ortasında, vurulur sessizliğim…

 

Âdem Efiloğlu

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required