KALP AĞRISI 1
Aşka düş de adı sanı terk et, taneleri de bırak , tuzağı da;taşa altın adını tak, cefaya , eziyete şeker de.(Mevlana)
Kambur bir masalın cinayet zanlısıyım
Lisanını bilmediğim memleketleri gezen
Ruhumla iltica edip uzak mesafelere
Kurşundan bir kalemle eşelerken beyin zarımı
Bir pansiyon odasında
Enkazı zamana bulaşan unutulmuşluğumdur…
Hayaller buluşur sevgisi öksüz niyette
Her yetim sevda duvarlarında yansır nefes alışının
İçimde yanık mektupların kerih kokusu
Kaybeder çocukluğum hatıralarını
Kemikleri kırılmış gözlerinin şakağında
Ağlar okyanusunu kaybetmiş can taneleri…
Düşünüyorum da
Ortalık malı gibi oldu düşüncelerim.
Sere serpe gün ortası kalabalığımla,
Yarını rezerve ediyorum kırık bir masaya.
Dökülüyor endamıyla şiirler
Her imgeye beyaz kefen giydirse de gassal
Öldüm demekle bir de ölünebilse…
Öyle kendimden geçmişim ki
Himayesiz akıyor bu sıra gözyaşlarım.
Gökyüzünde telaşla uçuşurken martılar,
Eskilere öykünüp sevda nöbetleri tutuyorum,
Gözlerine gömüyorum akşamın güneşini
Her batışında yeniden bıkmadan
Umut ediyorum…
Eylülün dalından düştü iflah olmadan sonbahar
Baharı göremeden bitirdik yazı
Karamsar bakıyorum pencerelerden
İçimde büyüyen sevdaya kefen dikmekle meşgulüm
Üç valiz dolusu kimsesizliğimle volta atıyorum şehrinde
Yabancı olduğumu biliyor taksi şoförleri
Köşe bucak kaçıyorum caddelerinden…
Bu sabah saçlarına astım sevdamın diyetini
Ölsem de sırrını söylemedim duvarlara
Fısıltıların urganını çektim
Gözüme bir kıpırtı seğirtti ansızın
Takıldım bakışlarına
Bilemezsin
Derin sessizliğimle kavgadadır yüreğim…
Saatler hangi zamanı gösterir şimdi
Asılsız bir ihbarken kendine
Ardına düşecek kadar cesur değil belki kelimelerim
Ve belki aşkınla halaya duruyor kalp ağrılarım
Bütün fazlalıkları atıyorum bedenimden
Zehir kuşanıyor bakışlarım
Bazen kendime bile çok fazlayım…
Dedim ya
Bazen kendime bile çok fazlayım
Duyuyor musun
Anlatacak ne çok şeyim var oysa
Emin değilim bilmek istediğinden…
Âdem Efiloğlu