GECENİN GÖLGELERİ GİYİNDİĞİ VAKİTLER

 

“Her gün ellerine baka baka yaktı

Aynalar küsmesin diye kapattığı ışıklarını

Ve boyadı bütün mavileri kenarlarına

Işık ışık yandı yüreği

Yarını bilinmez bir ana”

 

“Seni sana sorsam

Hep susarsın susarsın

Susamaya susarsın

Açmazsın perdelerini aydınlığa kapılarını

Aç gör içimi desen

Gecenin  gölgelerini giyindiği vakitte

Pencerenin  ardında yüreğim güm güm

Bir tıkla yeter

Bak çözülecek bütün düğüm…”

 

Yüreğinde gezinen kıvılcımlar

Yakarken ruhunu usul usul

Ceylanlar gözlerinden su içmedeler

Nasıl dans ediyor kalbinde kelebekler

Gizemlere bulama perçeminde gizlediğin

Yakamoz çarpmalarını

Yol yakınken söyle nehirler maviye boyanmakta

 

İçindeki denizde yüzerdi özlemlerin

Sen gözlerini rüzgâra armağan ederken

Saçlarından bir tutam kopartırdı ellerin

Ki ellerinde erirdi dileklerin

Dileklerin kadar büyükse de yüreğin

Sadece suskunluğa verdin

Parantez içi sevmeleri

 

Bir çiçeği başucundan kavrarken

Nefesin yokuş yukarı ateş olur yanar içinde

Havası biraz tuz ve biraz yosun kokarken Marmara’nın

Alev gözlerine sirayet etmede

Çalınacak kapının ardında beklemekte gözlerin

Ne kadar sussan

O kadar konuşmak için

 

Karanlık en çok gözlerini sever

Ve karanlık saçlarını

Avuçlarını açmış beklerken son bahar

Söyle yüreğinde ki seslerinin tercümesini

Seviyor mu

Sevmiyor mu…

 

Âdem Efiloğlu

Yorum Yapın

All fields marked with an asterisk (*) are required