DÜN  GECE

 

Dün gece;

Gözlerin atlas deniz gibi serildi üzerime

Karanlığı savursam diyordum

Sığmadı yüreğim kelimelerine

Yine sevemedim dün geceyi

İsli yağmurlar yağdı

İçime

Yüreğime

Duyulur diye sustum

Susku benim neyime…

 

Dün gece;

Duvarlara zemheriyi sürdüm

Perdelere özlem serenatları

Rüzgâra yangın dualarımı

Kavuşmak hayal diye öğrettim en sonunda

İster duy

İster duyma

Uyuma uyurken gece…

 

Dün gece;

Zamanı fecr diye kaydetmişim

Bütün ölü ceninlere

Mezarlar eşe eşe

Ninniler söyleyeceğiz alelacele

Bir umut nefesinde tutunmaya çalışırken

Karanlık yenilsin diye bekleyeceğim güneşe

 

Dün gece;

Vazifesini yaparken arzuların

Soğuktu odanın duvarları

Benlik kavgasında ikilemde yüreğin

Ben kimim diyordu kalbin

Ben kimim kimdeyim kiminleyim

Ayrık dudaklarda derindi sessizlik

Haklıydı bütün söylemlerin

Bu ne hissizlik derken zamana

 

Dün gece;

Işıklar yanana dek aklımda ki roldeydim

Anılardan uzayan bir an aralığında

Kırmızı alev olup geçerken saçlarından

Tozpembe karanlıktayken her şey

Işıklar yandığında

Çözülen bilmecede

Kimse bilemedi

Kim kimde…

 

Dün gece;

Sabahları karanlığa boyadım

Tanımadı aynadaki beni

İçimde koparken tayfunlar

Dün gece hiç uyumadım

Bir âdem dolandı dilime

“Ölmek daha kolaydır özlemekten

Özleme”!…

Hicranına düşerken  aşk çığlıklarının

Ben iki kere ağladım

Uykusuzluğumla

Sen ağlama diye…

 

 

Âdem Efiloğlu

 

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required