BİÇEMSİZ CÜMLELERİN SIRRINDA

 

Oradaydım;

Hayallerin arasına duvarlar örülmüştü

Hatta fabrika dumanları denize bürünmüştü

Griye çalıyordu bütün renkler

Yeşille buluşmuş dalgaların

Sahil boyunca kayaları yıprattığı şehirde.

 

İhtilal nağmeleri çınlayan kulağımda

Müezzinin nidasında bir Cuma vakti

İki rekât namaza uzandığım secdede

Aklımda Rahmanım

Dualarımda

Sen…

 

Tarihin duvarlarının eskidiği sokakta

Yıkılan benliği sorgularken sessizce

Misafir ederdi beni oturduğum iskemle

Yıkıla yıkıla yazılırdı anılar

Tarihin gizlendiği sırlarda…

 

Çamurlu yolların

Üzerime başıma bulaştığı

Ve tam üzerine tarihin not tuttuğu anda

Dar sokaklarda volta atarken yalnızlığım

Birkaç bardak çay demledim gözlerinin önünde

Var say üzerime dökülen damlalara aldırma

Yâda tekrar tekrar okunmaktan yıpranan gazeteyi

Alma dikkate…

 

O gün mutluydu dudaklarım

Gözlerim

Ayaklarım

Nefes aldığın yerde nefes almaktaydım

Şimdi sadece anılara kazınan…

 

Aşk yok olmaya talipti ruh devindikçe

Biçemsiz cümlelerin sırrında sadece

Vuslata

Zamana

Belki de gözlerine âşık…

 

Âdem Efiloğlu

 

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required