BAHE

 

Bir ufuk çizgisine aşıktım

Bu yüzden turuncuyu da çok severim

Karanlığı da

Beklerken öğrendim aslında ölmeyi

Bu yüzden ölmeyi de sevdim

Ağlamayı da

Boş ver sen duyma

 

Altmış sekiz koca yıl yollarını bekledim

Geleceğim dediğin kapını eşiğinde

Bütün harflerini ezberledim zamanın

Ve bütün mevsimlerini

Hatta mevsimler bile küresel ısındı

Değişti

Gelmedin…

 

Ufuklar eskitti gözlerimi

Ben gözlerimde öldüm toprak toprak

Hep toprak çekti gözlerimi

İzimdir bildim her cenazeyi

Töreni

 

Bekle dedin

Bekle geleceğim

Ömrümü demledim geleceğin  o kutsal güne

Gözyaşlarımla ağıt tuttu her köşe

Bu yüzden sadece

“Gözyaşlarım gülümser güneşe”

 

Gözlerinde çoğalmadan

Yüreğinde büyümeden

Ayak izlerini görmeden

Çocukluk

Gençlik derken

Geçti bir ömür

 

Kim ister hasret tütsün hayatı

Kim ister sensiz  geçen  akşamı

Kim ister bir tutam sensiz anı

İçimdeki sensizlikte kayboldum

Bul beni

 

Vakit çok geç

Dalları kurudu Bahe’nin

Gözpınarları sökün tuttu

Soğuk mermere

Issız bir zamana ağladıkça

Sen gelmedin

 

Ah anne

Her yer karanlık

Az önce yıkadılar bedenimi

Bir vedaya yazıldı bütün özlemlerim

Bari şimdi gel

Işığım ol

Işığım ol

Işığım ol

Korkuyorum çok karanlık…

 

Âdem Efiloğlu

 

Not:

67 yıl önce Mardin’den Suriye’ye gitmek zorunda kalan 3 çocuklu Süryani bir annenin bakamadığı için manastıra bıraktığı küçük oğludur Bahe.Ayrılırken “Bekle geleceğim” der annesi. Manastırda rahip ve rahibeler tarafından büyütülen Bahe, yıllarca manastırın bahçıvanlık, çobanlık ve temizlik işlerini yapar.Geçen yıllar boyunca sürekli annesinin gelmesini bekleyen Bahe, sadece özel günlerde manastırdan çıkar.Aradan geçen 67 yıl boyunca manastırda çok sayıda metropolit, rahip, rahibe ve hizmetçiler gelir geçer ama Bahe hep orada kalır.Son zamanlarda yürümekte bile zorlanan ve gözlerini kaybeden Bahe, vefat eden annesinin özlemini bir çocuk kadar yüreğinde hissetmeye devam etmiştir.

 

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required