ANNEMİN AK SÜTÜNDE

 

Suya adını yazdım

Saldım saçlarını rüzgâra

Kabuk bağlatmadan  hasretleri

Çöl rüzgarlarına bıraktım kokumu

Arayıp Fizan’da bile olsam

Bulasın diye…

 

Hayatın gözü kör gömleklerinden

Kanlı ceylanlar içtiler suyu

Kurumuş topraklardan yeşerdi Yusuf

Karanlık dehlizlerde ışık olanın

Ol deyince olduranın himmetiyle

Bir sevda coşkusuyla yanan Züleyha

Bir ikbal düşkünlüğüyle zelil olanlara

Galip gelirken

Hep aklımdaydın…

 

İnancın kapanmış gözlerinde

Kabilin ölüm seranatına şahitlik ettiğimiz vaki

Toprağın kanını içti Habil

Nefessiz kavuşurken cennete

Cennettin ilk insan misafiriydi böylece

Ölümü hatırlarken hayat

Hayatı unuttu ölüm

Taki Resulün

“Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için,

Her an ölecekmiş gibi ahiretine”* çalış

Söylemine kadar

İçimdeki çığlıktaydın…

 

Yetim sofralarında

Saçları  okşanmamış çocuklar gibi oturdum

Derme çatma aşıklara taç giydirdi özlemim

Bazen bir çobanın kavalındaydım

Bazen bir nazendenin türküsünde

Ve bazen de özlemi yollara takılı kalmış

Hazin gözlerin irisinde

Tükenmeyen yollardan geçtim

Geçtiğim gölgelere adını kazıyarak

Kalbimdeki sözcükteydin…

 

Ey aşk

Ben ölümü doğduğumda içtiğim

Annemin  ak sütünde gördüm…

Yaşamı senin gözlerinde…

Hani öldür beni desem bile

“Ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez”*

Diyorum ki!

Hayatımda ki anlamdaydın…

 

Adem Efiloğlu

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required