ACININ ZENGİNİYİM, MUTLULUĞUN FAKİRİ
Daha doğarken bile, kalçamıza vurdular,
Büyüdükçe günbegün, acımadan kırdılar,
Mutluluk diledikçe karşımızda durdular,
Bu ömür bilin işte, çilelerin eseri;
Acının zenginiyim, mutluluğun fakiri…
Elbette mutlu oldum, arada kısa kısa,
Gülüp geçtim sadece, değinmem bu hususa,
Zaman çıktı karşıma, ondan da kısa kısa,
Ömrümü yorgan yaptım, bilmem var mı değeri;
Acının zenginiyim, mutluluğun fakiri…
Kalmadım bir mekânda, dolaştım diyar diyar,
Özlemlere şad olduk, hasret ile ihtiyar,
Acep ne gün olurum, soruyorum bahtiyar,
Mehteranlar gibiyim, bir ileri bir geri;
Acının zenginiyim, mutluluğun fakiri…
Öksüz ve yetim kaldım, on iki yaşındaydım,
Çocukken o günlerde, yaşam telaşındaydım,
Ekmeğimin aşımın, işimin başındaydım,
Hatta abartmam bile, doğduğum günden beri;
Acının zenginiyim, mutluluğun fakiri…
Yorulmaz mı bir insan, her gün çile çekmekten,
Tökezleyip durdukça, gününe gün ekmekten,
Bende yoruldum işte, acıya diz çökmekten,
Belki söz söylemenin, tam zamanı tam yeri,
Acının zenginiyim, mutluluğun fakiri…
Elbette sabır ile yaşamımı örmüşüm,
Ne çıkarsa karşıma, itidali sürmüşüm,
Âdemim geçmişimde, ne kederler görmüşüm,
Sönüyor usul usul, gözlerimin ah feri;
Acının zenginiyim, mutluluğun fakiri…
Adem Efiloğlu